11 Eylül 2019 Çarşamba






Sevgili Okurlar; Hepinize Merhaba,
Bu ay Doğadan Nesile Nesilden Bilime- Erasmus +Ka101 projemizin 5. Blok yazısıyla yeniden birlikteyiz. Bugünkü sohbetimiz Reggio Emilia Yaklaşımında Çevre ve öğretmenin Rolü üzerine olacak. Umarım ki sohbetimizin  sonunda  siz  değerli okurlar  çeşitli  makale ler  ve kitaplardan  derleyip  düzenlediğim  bu  bilgileri  kendi  pratiklerinizde  kullanabilirsiniz. Keyifli okumalar  diliyorum.
REGGİO EMİLİA ORTAMINDA 3. ÖĞRETMEN: ÇEVRE
Eğitim, genellikle ebeveynlerin ve öğretmenlerin sorumluluğu olarak görülür. Ülkemizde ise bu durum daha vahimdir. Ebeveynler çocukların eğitiminden tamamen okul ve öğretmeni sorumlu tutarlar. Neredeyse hepimizin başına gelmiştir. Çocuğun eğitim hayatında sağladığı bir başarı varsa bu ailenin gurur kaynağıdır. Başarısızlıklar ise öğretmenin ilgisizliğine ve yetersizliğine yorulur. Oysaki tüm bu anlayışların üzerine Reggio Emilia Yaklaşımı öğretmen ve ebeveyn arasında 3. bir eğitimci tanımlar: ORTAM.
Sınıfta  aynı  anda  bulunan  3 eğitimci. Sizce de kulağa  çok hoş  gelmiyor mu? Biraz açıklayalım bu cümleyi. Genellikle  eğitim  ortamını  bir insanın  olduğunu  düşündüğümüz  gibi  canlı  olduğunu düşünmeyiz; bunun  yerine  onu, insanın  hayal  gücünün  ve  çalışmasının  bir sonucu olarak  görürüz.                     ( Arendt,1958;Frye,1963) Reggio Emilia  yaklaşımınınd a benimsediği  gibi  ortamı  canlı  bir  eğitimci olarak  görerek,  çevremizdeki  olanaklardan  en  üst  düzeyde  yararlanarak  aslında  çevremizin çocukların öğrenme  hayatlarında  nasıl  büyük  bir  paya  sahip  olduğunun  farkına  varmaya başlayabiliriz.
REGGİO EMİLİA YAKLAŞIMINDA MEKÂNI KONUŞTURABİLMEK
Kendimizi düşünelim, öncelikle çevremizde görebildiğimiz şeyleri düşünmeye yatkınızdır. Ancak bulunduğumuz ortam gördüklerimizden çok daha fazlasıdır.  Tarr (2001, 2004), anaokulu ve ilkokul sınıflarındaki ortam üzerine yaptığı çalışmalarda bir çocuğun penceresinden bakarak çocukların yalnızca içinde bulundukları ortamı nasıl gördüğünü değil, o ortamda neler hissettiğini de anlamaya çalışmıştır ve düşüncelerini aşağıdaki sözlerle ifade etmiştir.
“Köşedeki küçük bir sandalyeden bakarak, duvara asılı panoları bölümlere ayıran 19 farklı, süslenmiş ve renkli sınır saydım. Panolar kelimelerle doluydu: Kelime duvarı, sınıf kuralları, bir takvim, alfabe, numaralar, şekiller ve renkler, her biri bir mesaj içeren ve en az 50 tanesinin yüzünde büyük U harfine benzeyen bir gülümseme olan bir dolu kartondan insan ve hayvan figürü…. Gökkuşakları, cüceler ve keselerce altın gözümün önünde sallanıyordu.” (Tarr, 2004, sy. 88)
Tarr (2004), bu görsel kalabalığın çocukların konsantrasyonunu nasıl etkilediğin i merak etti. Ayrıca malzeme seçiminin ardındaki  içerik  mesajlarını ve bu ticari kalıplaşmış  görüntüler  yığınının, gerçekten  yaşanmış  deneyimlerden  öğrenilen  her şeyi  susturup  susturmadığını  sorguladı (Tarr, 2004).
Reggio Emilia yaklaşımını benimseyen eğitimciler olarak mekânı konuşabilir kılmak ve karşılıklı etkileşime açmak bizim elimizde. Sınıfa küçük aynalar  asmak,resim sehpasını gün ışığına yakın yerleştirmek,çocukları  heyecanlandırmak ve ilgilerini  uyandırmak için mutfağa  bir pizza  kutusu koymak,tahta  blokların  arasına  kağıt ve kalemler  yerleştirmek   ya da  sınıfa ilk  girdiklerinde   burunlarını  uyaracak  aromatik  kokular  kullanmak  , gruplama becerilerini   desteklemek için şeffaf kutular  kullanmak  ,oyunlarında  kullanmaları  için  farklı renk   ve  şekillerde  makarnalar  gibi  gerçekçi nesneler kullanmak  yapabileceğimiz  basit  uygulamalardan  sadece  birkaçı.
Kendi sınıflarımızı  düşünelim  ya da evimizdeki  oyun ortamını  . Çocuklar  blokları  yere ya da  boş bir masanın  üstüne  dökmeye  nasıl  alışkınlar.. hayal gücünü, yaratılıcılığı ve öğrenmeyi  olumsuz yönde  etkile yen bu  alışılagelmiş   davranış kalıplarını  ve malzemeleri bir  kenara  bırakıp  yerine  çocukları keşfetmeye , her an  farklı şeyler  öğrenmeye  teşvik eden  malzemelerle  değiştirmenin  zamanı  çoktan  geldi. Bırakalım  çocuklar  kendi  boylarına  uygun  raflarda , şeffaf   kavanozlarda  ışığı yansıtıp deniz  kabuklarını , düğmeleri,  boncukları, telleri, çam  kozalaklarını  , kuru  yaprakları, metalleri,  pulları  vb. Malzemeleri  rahatlıkla  bulabilsinler..,
REGGİO  EMİLİA YAKLAŞIMININ  PUSULASI ; ÖĞRETMENDİR.
Bu yaklaşımın en  önemli  özelliği  öğretmenin  öğrenen  olarak  görülmesidir. Öğretmen her  çocuğun  kendine  yetecek biçimde  hareket etmesi ve bilgiyi  yapılandırması  için  ortam ve imkan  sağlamaktadır. Kendini  bir pusula  olarak  görmekte  ve çocukların  öğrenme  macerasına  onlarla  birlikte  atılmaktadır.
Öğretmen  çocuklar  için  kaynak  konumundadır. Çocuklara   sorular  sorar , çocukların  fikir  ve hipotezlerini  keşfeder. Çeşitli  öğrenme  -öğretme  durumları  yaratır. Öğrenme  sürecinde  keşfetmenin  zevkini  çocuklarla  birlikte  yaşar. Bu yaklaşımının  temel  varsayımlarından  biri de  çocuklar  ve öğretmenler  arasındaki  ilişkinin  karşılıklı  saygı ve işbirliği  temelinde  olduğunda  çocukların   sosyal  ve akademik  olarak  daha  iyi geliştikleridir. Öğretmenler  sınıfın sosyal  yapısını  güçlendirmek  için  çocukları  desteklemekte  onların  sınıf  içindeki  öğrenme  tecrübelerini  planlamalarına  yardımcı  olmaktadırlar.
REGGİO EMİLİA ÖĞRETMENLERİ GÜNLÜK PLANDA ESNEKTİR.
                Reggio  emilia  öğretmenleri  günlük  planlarında  oldukça  esnektir. Proje  çalışması esnasında ise  çocukların ilgilerinin  hangi noktada  yoğunlaştığına dikkat  etmekte  ,notlar  almakta , çocukların  materyalleri  kullanış  şekillerini , yaratıcılık  seviyesini  ve öğretmene  sorduğu soruları  yakından  gözetmektedir. ,
REGGİO EMİLİA ÖĞRETMENİ ÖZVERİLİDİR.
Reggio emilia  yaklaşımından  esinlenen  okullarda  öğretmenlerin  2'den fazla  kolu, 2'den  fazla  gözü ve 2'den  fazla  kulağı  vardır.Çünkü  öğretmenler  çocukların  ilgi  ve öğrenme i steklerine  uygun planlar  yaparlar.Bu okullarda  öğretmen  hem  rahat  hem de çok dikkatlidir.Fikir  ve iş üretmek , çocukların  bilgiyi  keşfedecekleri  yollar  bulmak  öğretmenlerin  yükü olarak  görülmez.
HEP ÇOCUKLAR DİNLEYECEK DEĞİL YA ; ÖĞRETMEN ÇOCUKLARI  DİNLER.
Proje  temelli  öğrenmenin  önemli olduğu  bu  yaklaşımda  öğretmen  çocukların ilgi   istek  ve ihtiyaçları  doğrultusunda  projenin  sınırlarını çizerken , projelerle   meşgul  olan  çocukları  keyifle  gözlemlerler , bazen  onu  direk  destekleyerek ,  bazense  onu n  önünde  onu  daha   ileri çekmek için  provoke  eder. Yeni  fikirleri  görmeye çalışır.
 Sonuç  olarak   Reggio  Emilia  yaklaşımında  okul  öncesi  eğitimin  özüne  ve çocukların doğasına  birebir  uyum sağlayan  , çocukların  ilgi  ve meraklarını  hep üst düzeyde  diri  tutan  bir  çevre  ve bu çevrede onlara  ışık tutan  bir  öğretmen  söz konusu.  Çocuklarımıza  hayal güçlerini  ve yaratıcılıklarını  zorlayacak   keşiflerle  dolu  yeni  yollar  sunabilmek  ve bu yolda  onlara  pusula  olmak  dileğiyle....Bir sonraki  yazımızda  görüşmek  üzere.

                                                                                                         Meryem SEZER

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder