Sevgili
Okurlar; Hepinize Merhaba,
Bu ay Doğadan Nesile Nesilden Bilime- Erasmus +Ka101
projemizin 5. Blok yazısıyla yeniden birlikteyiz. Bugünkü sohbetimiz Reggio
Emilia Yaklaşımında Çevre ve öğretmenin Rolü üzerine olacak. Umarım ki
sohbetimizin sonunda siz
değerli okurlar çeşitli makale ler
ve kitaplardan derleyip düzenlediğim
bu bilgileri kendi
pratiklerinizde
kullanabilirsiniz. Keyifli okumalar
diliyorum.
REGGİO EMİLİA ORTAMINDA 3. ÖĞRETMEN: ÇEVRE
Eğitim,
genellikle ebeveynlerin ve öğretmenlerin sorumluluğu olarak görülür. Ülkemizde
ise bu durum daha vahimdir. Ebeveynler çocukların eğitiminden tamamen okul ve
öğretmeni sorumlu tutarlar. Neredeyse hepimizin başına gelmiştir. Çocuğun
eğitim hayatında sağladığı bir başarı varsa bu ailenin gurur kaynağıdır.
Başarısızlıklar ise öğretmenin ilgisizliğine ve yetersizliğine yorulur. Oysaki
tüm bu anlayışların üzerine Reggio Emilia Yaklaşımı öğretmen ve ebeveyn
arasında 3. bir eğitimci tanımlar: ORTAM.
Sınıfta aynı anda
bulunan 3 eğitimci. Sizce de
kulağa çok hoş gelmiyor mu? Biraz açıklayalım bu cümleyi.
Genellikle eğitim ortamını
bir insanın olduğunu düşündüğümüz
gibi canlı olduğunu düşünmeyiz; bunun yerine
onu, insanın hayal gücünün
ve çalışmasının bir sonucu olarak görürüz. ( Arendt,1958;Frye,1963)
Reggio Emilia yaklaşımınınd a
benimsediği gibi ortamı
canlı bir eğitimci olarak görerek,
çevremizdeki olanaklardan en üst düzeyde
yararlanarak aslında çevremizin çocukların öğrenme hayatlarında
nasıl büyük bir
paya sahip olduğunun
farkına varmaya başlayabiliriz.
REGGİO EMİLİA YAKLAŞIMINDA MEKÂNI KONUŞTURABİLMEK
Kendimizi düşünelim, öncelikle çevremizde görebildiğimiz
şeyleri düşünmeye yatkınızdır. Ancak bulunduğumuz ortam gördüklerimizden çok
daha fazlasıdır. Tarr (2001, 2004),
anaokulu ve ilkokul sınıflarındaki ortam üzerine yaptığı çalışmalarda bir
çocuğun penceresinden bakarak çocukların yalnızca içinde bulundukları ortamı
nasıl gördüğünü değil, o ortamda neler hissettiğini de anlamaya çalışmıştır ve
düşüncelerini aşağıdaki sözlerle ifade etmiştir.
“Köşedeki
küçük bir sandalyeden bakarak, duvara asılı panoları bölümlere ayıran 19
farklı, süslenmiş ve renkli sınır saydım. Panolar kelimelerle doluydu: Kelime
duvarı, sınıf kuralları, bir takvim, alfabe, numaralar, şekiller ve renkler,
her biri bir mesaj içeren ve en az 50 tanesinin yüzünde büyük U harfine
benzeyen bir gülümseme olan bir dolu kartondan insan ve hayvan figürü….
Gökkuşakları, cüceler ve keselerce altın gözümün önünde sallanıyordu.” (Tarr,
2004, sy. 88)
Tarr (2004),
bu görsel kalabalığın çocukların konsantrasyonunu nasıl etkilediğin i merak etti.
Ayrıca malzeme seçiminin ardındaki
içerik mesajlarını ve bu ticari
kalıplaşmış görüntüler yığınının, gerçekten yaşanmış
deneyimlerden öğrenilen her şeyi
susturup susturmadığını sorguladı (Tarr, 2004).
Reggio Emilia yaklaşımını benimseyen eğitimciler olarak mekânı
konuşabilir kılmak ve karşılıklı etkileşime açmak bizim elimizde. Sınıfa küçük
aynalar asmak,resim sehpasını gün
ışığına yakın yerleştirmek,çocukları
heyecanlandırmak ve ilgilerini
uyandırmak için mutfağa bir pizza kutusu koymak,tahta blokların
arasına kağıt ve kalemler yerleştirmek
ya da sınıfa ilk girdiklerinde burunlarını
uyaracak aromatik kokular
kullanmak , gruplama
becerilerini desteklemek için şeffaf
kutular kullanmak ,oyunlarında
kullanmaları için farklı renk
ve şekillerde makarnalar
gibi gerçekçi nesneler
kullanmak yapabileceğimiz basit
uygulamalardan sadece birkaçı.
Kendi sınıflarımızı
düşünelim ya da evimizdeki oyun ortamını
. Çocuklar blokları yere ya da
boş bir masanın üstüne dökmeye
nasıl alışkınlar.. hayal gücünü,
yaratılıcılığı ve öğrenmeyi olumsuz
yönde etkile yen bu alışılagelmiş davranış kalıplarını ve malzemeleri bir kenara
bırakıp yerine çocukları keşfetmeye , her an farklı şeyler
öğrenmeye teşvik eden malzemelerle
değiştirmenin zamanı çoktan
geldi. Bırakalım çocuklar kendi
boylarına uygun raflarda , şeffaf kavanozlarda
ışığı yansıtıp deniz kabuklarını
, düğmeleri, boncukları, telleri,
çam kozalaklarını , kuru
yaprakları, metalleri,
pulları vb. Malzemeleri rahatlıkla
bulabilsinler..,
REGGİO EMİLİA
YAKLAŞIMININ PUSULASI ; ÖĞRETMENDİR.
Bu yaklaşımın en
önemli özelliği öğretmenin
öğrenen olarak görülmesidir. Öğretmen her çocuğun
kendine yetecek biçimde hareket etmesi ve bilgiyi yapılandırması için
ortam ve imkan sağlamaktadır.
Kendini bir pusula olarak
görmekte ve çocukların öğrenme
macerasına onlarla birlikte
atılmaktadır.
Öğretmen çocuklar için
kaynak konumundadır.
Çocuklara sorular sorar , çocukların fikir
ve hipotezlerini keşfeder.
Çeşitli öğrenme -öğretme
durumları yaratır. Öğrenme sürecinde
keşfetmenin zevkini çocuklarla
birlikte yaşar. Bu
yaklaşımının temel varsayımlarından biri de
çocuklar ve öğretmenler arasındaki
ilişkinin karşılıklı saygı ve işbirliği temelinde
olduğunda çocukların sosyal
ve akademik olarak daha
iyi geliştikleridir. Öğretmenler
sınıfın sosyal yapısını güçlendirmek
için çocukları desteklemekte
onların sınıf içindeki
öğrenme tecrübelerini planlamalarına yardımcı
olmaktadırlar.
REGGİO EMİLİA ÖĞRETMENLERİ GÜNLÜK PLANDA ESNEKTİR.
Reggio emilia
öğretmenleri günlük planlarında
oldukça esnektir. Proje çalışması esnasında ise çocukların ilgilerinin hangi noktada
yoğunlaştığına dikkat
etmekte ,notlar almakta , çocukların materyalleri
kullanış şekillerini , yaratıcılık seviyesini
ve öğretmene sorduğu
soruları yakından gözetmektedir. ,
REGGİO EMİLİA ÖĞRETMENİ ÖZVERİLİDİR.
Reggio emilia
yaklaşımından esinlenen okullarda
öğretmenlerin 2'den fazla kolu, 2'den
fazla gözü ve 2'den fazla
kulağı vardır.Çünkü öğretmenler
çocukların ilgi ve öğrenme i steklerine uygun planlar
yaparlar.Bu okullarda
öğretmen hem rahat
hem de çok dikkatlidir.Fikir ve
iş üretmek , çocukların bilgiyi keşfedecekleri yollar
bulmak öğretmenlerin yükü olarak
görülmez.
HEP ÇOCUKLAR DİNLEYECEK DEĞİL YA ; ÖĞRETMEN ÇOCUKLARI DİNLER.
Proje temelli öğrenmenin
önemli olduğu bu yaklaşımda
öğretmen çocukların ilgi istek
ve ihtiyaçları doğrultusunda projenin
sınırlarını çizerken , projelerle
meşgul olan çocukları
keyifle gözlemlerler , bazen onu
direk destekleyerek , bazense
onu n önünde onu
daha ileri çekmek için provoke
eder. Yeni fikirleri görmeye çalışır.
Sonuç
olarak Reggio Emilia
yaklaşımında okul öncesi
eğitimin özüne ve çocukların doğasına birebir
uyum sağlayan , çocukların ilgi
ve meraklarını hep üst
düzeyde diri tutan
bir çevre ve bu çevrede onlara ışık tutan
bir öğretmen söz konusu.
Çocuklarımıza hayal
güçlerini ve yaratıcılıklarını zorlayacak
keşiflerle dolu yeni
yollar sunabilmek ve bu yolda
onlara pusula olmak
dileğiyle....Bir sonraki
yazımızda görüşmek üzere.
Meryem SEZER